Köşe yazmayalı uzun yıllar oldu. En son muhtarlarla ilgili bir yazı yazmıştım.Hala yıldızımız barışmıyor,onlarla…
Bu günkü yazım onlarla ilgili değil.
Seçim süreci geçeli 4 ay oldu.Hala büyük bir sessizlik hâkim Silivri’de.Silivri’nin üstüne ölü toprağı serpilmiş gibi.
Aylar sonra seçim süreci ile ilgili değerlendirme, AK Parti İlçe Başkanı Dilek Demiral’dan geldi. Değerlendirmesinde ilk önce Basın mensuplarına teşekkür etti .”Gece,gündüz bizlerle oldunuz,emek sarf ettiniz.Sizlere teşekkür ediyorum” dedi.
Sayın Işıklar’ dan hala ne bir basın toplantısı,ne de seçim sürecini kendisi ile geçiren basın mensuplarına teşekkür.Aslında biz görevimizi yaptık.Ama nezaket kuralları doğrultusunda teşekkürü hak ettik diye düşünenlerdenim.Her neyse…
Tabi ki bu arada belediye personeline de teşekkür etimi? Belediyenin ön kapısından bir gün içeriye girdimi? Personelinin sıkıntısını dinleyip, orada halkın yansıttığı sıkıntıları dinledi mi? Bir çay yudumladı mı birimlerinde
Sayın Işıklar ile ilgili şikâyetler her gün daha farklı şekilde yükseliyor.
İlk önce seçim rehavetini üzerinden atamayan ışıklar ortalarda görünmediği gibi, göründüğünde de selam vermeyi nedense kendisine zul sayıyor. Allah’ın selamı alınır ve verilir.
Sesi soluğu TV ekranlarında görünmekle çıkıyor. Anlamlandıramadığım neden sizi TV ekranlarından seçmediler. Unuttunuz galiba siz seçime Silivri’de katıldınız ve Silivri seçmeni sizi seçti.
İlk önce Çarşıya, pazara inip seçmeninize teşekkür etmeliydiniz.
Halk sizi görememekten şikâyetçi. Tabi ki Silivri büyüyor diyorsunuz, herkesin beni görmesi mümkün değil.Siz çarşıya,pazara inerseniz herkes sizi görür.
Bence Silivri büyümekten ziyade, kimliğini kazanamamış bir ilçe olarak bozulmaya doğru gidiyor.
Aslında, siz ne görüşmek ne konuşmak nede toplantılarda, açılışlarda bulunmak istiyorsunuz!
Uzun zamandır da iyi değilsiniz biliyorsunuz! Bu Dünya da bedeninizle varsınız, ruhunuzla yoksunuz.
Sizde farkındasınız geçen 5 yılda her şeyle ilgilenmek ailenizle ,yakın çalışma arkadaşlarınızla,çalışanlarla,arsa satışlarıyla, bazı meclis üyelerinizin sorunlarıyla,yurt dışı seyahatlerinizle, birkaç gazete ve gazetecinin sorunlarıyla uğraşmak sizi yordu.
Doğrulardan ve eleştirilerden uzak olmak istiyorsunuz. Eleştiriler doğruları getirir.
Siz tükenmişlik sendromu yaşıyor olabilirsiniz.
Biz gazetecileri zaten önemsediğiniz yok. Seçimde bitti zaten…
Birkaç gazete ile çalışma isteğiniz doğal. Herkes kendi ekibiyle çalışmak ister. Sözünüzün geçtiği kişiler istenir.
Son günlerde çıkan AK Partiye geçecek söylemleri de var. Ben, şahsım olarak geçeceğinize inanmıyorum.Bir kez denediniz,ama istenen 80 bin TL yi isteyen kişiye vermeyince .Parti rozeti takılacakken, başka bahara kaldı. Sizin söylemlerinizde AK Parti Kutuplaşıyor. Peki siz kutuplaşmıyor musunuz?
Basından başladınız! Gazete ve internet gazetelerinden şu kriterleri istiyorum deyip, mail attırmışsınız. Bana gelmedi, gelmediği de bence iyi olmuş.
Önce siz bu konuda Profesyonel bir ekibe sahip olup olmadığınıza bakacaksınız. Sonra da bu kriterlerin mercii Başbakanlık Basın Enformasyon Genel Müdürlüğüdür,siz değilsiniz. Yani bu kriterleri istemenizi kim veya kimler istedi ise, onlarda neyin ne olduğunu bildiğini zannedenler…
Dönersiniz dobra, dobra ben şu gazete ve gazeteciyle çalışmak istiyorum dersiniz.
Nedeni ise gazetenin şu kadar TL borcu vardı ödedim ve ortak oldum. Bazılarının fotoğraf makinelerini, kameralarını ve malzemelerini satın aldım. SGK’larını, kiralarını, borçlarını ödüyorum. Ondan onlarla çalışmak istiyorum. Onlara yaz deyince yazıyorlar,yazma deyince yazmıyorlar.Onlar benim gazetecilerim dersiniz olur biter. Gelelim kutuplaşma durumuna, Belediye başkan yardımcılarından iki tanesini önümüzdeki dönem için yıpratma çabanız aşikâr, “Belediye başkan yardımcınıza, git odamdan telefonumu getir “sizin hizmetinizde görev yapanlara neden bu isteğinizi söylemiyorsunuz?
Tabi ki bu arada gazete ve gazetecileriniz var, Kasanız var, Ağanız var, Kulübünüz var. Dernek başkan ve yöneticileriniz var.Oda,Restaurant var, daha neleriniz var? Sizden tarafta olmayanlarla tartışmalarınız, kavgalarınız ve saflarınıza katma çabalarınız var. Bir çok yere kendi adamlarınızın seçilmelerini sağladınız.
Yaaa! bir de seçim öncesi aldığınız villa var. Tabi ki kendi adınıza değil. Yine başkan sıfatında olan biri adına milyon dolara mal olan ,hala oturmaya cesaretinizin olmadığı, villanız sizi bekliyor. Kızınıza İstanbul’da aldığınız çok lüks evde var. Tabi ki oğlunuzun okuduğu bölümle ilgili değil de, farklı bir iş ortaklığı da Cızbız Köftenin tüm şubelerine ortak ediyorsunuz. Ayrıca, kafaları karıştırıyor. Ne alaka?
Bu değirmenin suyu nereden geliyor Sayın Işıklar? Geçen seçimlere kimlerin desteği ile girdiğinizi ve hangi meblağlar ile size destek verildiği biliniyor. Bu arada meclis üyelerinden birinin iflas ettiği ve sizin üzerinizde kurduğu baskı neticesinde listenize tekrar girdiği biliniyor.
Tabi ki sorun listeye girmekle bitmedi .Anlaşılan baskılar devam ediyor.Beni kurtaracaksın.Yoksa senide ifşa ederim,bildiklerimi söylerim iddiaları kulaktan kulağa dolaşıyor.
Sizin çalışma arkadaşlarınızın hiç durumu yokken alındığı iddia edilen otomobiller iki tane ev ve önceden köyde oturduğu evin süper tadilatı da söz konusu, bu çalışanlar ne kadar alıyor da bir anda bu duruma geliyorlar? Cevap, banka kredisi ,ancak hesap yapıldığında beş yılın bunlara yetmeyeceği giyimlerine aldıkları maaşlar yetişmez.Sizler çıkın bu işin içinden…
Para yok diyorsunuz. Başkalarının borçlarını ödüyorsunuz veya ödettiriyorsunuz.
Siz en iyisi silkelenip Dünya ya dönün. Eğer tükenmişlik sendromu yaşıyorsanız, siyasetten vazgeçin. Ailenizle huzurlu ve mutlu bir geleceğe kucak açın. Saygılarımla…